13 Temmuz 2008 Pazar

şefkat yangını


şefkat yangını

Kainatı sıksanız özünden şefkat damlayacaktır... Şefkat lafzı hecelenirken bile dudaklarda bir yumuşaklık belirtir...Şefkat nasıl bir iksirdir ki; bir tavuğu cesurca yavrusu hesabına aslana saldırtır, bir anayı ateşin yangınına atar yavrusu aşkına, bir aç canavarı yavrusu hatırına aç bıraktırır... ve şefkat neticesi merhamet...

Ne dir bu şefkat?...Niye verilmiştir?... Nedir bu iksirin kaynağı?. Hiç düşündünüz mü?... Öyle ki kimilerini yangınlara atar... Kimilerini acılara gark eder durur?... Bir masum çocuğun masum bakışlarındadır şefkat?. Veyahut bir ihtiyarın, kah bastonun ucunda, kah sırtında yılların biriktirdiği kamburundadır şefkat...neyi temsil eder bunlar?... Şefkat dedimya!... Nasılda şefkatimizi celbederler?… Hassas ruhlu insanlar daha bir hisseder şefkati yaşamlarında... Hele günümüz dünyasında yaşanan, ciğer yakan hadiseler de?... Masum bebeler, kadınlar ve ihtiyarlar nasılda katlediliyor, merhametsizce... İşte bunu hisseder hassas ruhlu, şefkatli insanlar yüreğinde... Daha hassas, daha ince ruhlulardan bahsedeyim size... Onlar bir bitkiye bile kıyamazlar... Öyle ki! buluttan kopan bir yağmur damlasının ayrılığına bile dayanamayıp ağlayı verirler, yağmurla beraber... Ve daima şefkatin neticesi tatlı bir elemle varlıklara merhamet duygusunu hissederler ruhlarında... Bir günlüğüne dünyaya göz açan kelebeklerin ölüm acısını hissederler...

Hatta bir anlığına dünyaya göz açıp vefat eden mahlukların acısını bile... Hele ki küçültülmüş birer kainatçık olan insana yapılan zulümleri kaldıramaz onların yürekleri... Tansiyonları fırlayı verir, yürekleri hoplar onların.... bir offf! lafzı çıkar taaa ciğerlerinden... Ve ortalığı yanık bir ciğer kokusu sarar.... Ateşsiz fakat yakan bir yangın... şefkat yangını... şefkat yangınıdır onlar.... Şefkat belamıdır insanın başına acaba?... Hayatımızı zehir eden, gözleri yaşartan, yürekleri yakan bir ezamıdır?... Nedir?. Hayır diyorum…cevap sual içinde gizli… şefkat insanlığını bozmamışlar için bir insan gereğidir... Öyle değimli ki şefkat, kainatın çarklarının kurulmasındaki en büyük nedenlerden biridir... Peki bu şefkatin kaynağı nedir?... Tabi ki şefkati sinelere kim takmışsa O... Sahip!... Bakın dünyanın dört bir yanına, şefkatle koşturulan analara… doğa ana diye isimlendirdiğimiz, aslı hakikatı gizli şefkatli bir elin zahire yansıması olan tabiatta buna dahil… Şuursuz bulutlar, şuurlu bir şekilde, nasıl merhametle koşturulur ihtiyaç sahiplerine?… Bir ağaç çamurlu suyla iktifa edip, yavrusu olan meyvelerine lüb denilen gıdaları yedirir… Canavar perçemli bir arslanın perçeminde görün şefkatin yumuşaklığını, nasılda kuzu gibi olur yavrusuna… Fir'avn gibi bir şeddat tüm erkek çocuları öldürürken nasılda şefkat edip üzerine titrer yavrusunun… Bunun cevabını ise: kainatı atkı ilmekleri gibi dokuyan bir şefkat elinden başka bir şeyle izah etmek mümkün mü?...

Peki neden hali dünya böyle?… Gizli şefkat eli neden dur demez merhametsizliklere?...Acaba dünya da çalkalanan ve dünyayı bulandıran şu merhametsiz hadiselere O bizden çok şefkat etmez mi?... Tabiki edecektir şefkatin asıl muciti... Fakat gelin görün ki bazı şeylerin faturaları başka mekanlara kesiliyor.... İşin içinde ince hesaplar ve büyük mükafatlar var... Zengin ve güçlü bir sahibimiz var…Zorlukta ve darlıkta çalışan her işçinin ( buna her varlık dahildir) mükafatını verecek bir Sahip…Hem de öyle büyük mükafatlar ki ne göz görmüş ne kulak işitmiş nede kalbi beşere hutur etmiş mükafatlar... Ebedi, kedersiz mükafatlar… Yetmez mi?... Bizlere gelince, biz acaba yaratılmışa, Yaratanından daha mı fazla şefkat edebiliriz?...Hayır asla ve kat'a... Bize düşen nedir şefkat yangınında?... Başta O na güvenmek…

Unutmayalım ki Onun bir ismide Es-Sabur dur… Zamanı gelince tüm haksızlıkları izale edecek zalimlere hak ettikleri cezayı verecek, mazlumlara merhametiyle mükafatı verecek... Ve diğer bir cilve ise; dünya imtihan, sınanma ve denenme yeri…Bize düşen ise şefkati hakiki sahibine verip, elimizin dilimizin ve kalbimizin yettiği, eriştiği kadar şefkatin Sahibi olana ayinedarlık etmek… Yani şefkat etmek tir varlığa… O bizleri bizlerden daha çok sever ve düşünür... Şimdi insanın dilinden of! lafzı yerine, oh! lafzı dökülecektir... Unutmayalım ki biz Ondan daha fazla şefkat edemeyiz, Onun olan bizlere ve herşeye... Bize düşen bize verilen ölçülerde şefkat etmektir varlıklara... Ve elimizin erişmediği durumda, dua ve tevekkül etmektir Ona… Dua dua isteyin, zengin ve güçlü Sahipten... Onda yok yoktur... İşte şefkat yangını nı söndürecek Rahmet suyu.... Mevlam zalimleri hak ettikleri cezaya ve mazlumları mükafatlarına eriştirsin... Hem dünyada hem ukbada...




Muammer Ceylan

Hiç yorum yok: