16 Temmuz 2009 Perşembe

Güzel dostum beni biraz dinlermisin….

Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma.
Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakarlıklardadır.
İnsanlar çok kısa zamanda sevgi sözcüklerini umarsızca dağıtmaya başlarlar.
Bunları dinle ama gerçek sevgiyi karşındakinin davranışlarına bakarak bul.
İnanmak istediğin için değil gerçek olduğu için karşındaki insanın sözlerine inan…
Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısıyla içindeki sesle konuşmayı öğren. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Başka şekilde hissetmek için ikna etmeye değil, gerçekten ne hissettiğini bulabilmek için dinlemeye çalış. Bazen içindeki ses sana çok zor geleni yapmanı söyleyebilir yada duymak istemediklerini söyleyebilir…
Korkma…
ve içindeki sesi dinlemeye devam et…
Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran.
Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme…
Aksine başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bakım uygula. Yapmaktan hoşlandığın aktivitelerle meşgul ol ve bu durumdan çıkarak kimsenin seni incitmesine, üzmesine izin vermeyeceğini göster.
Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemek istemediğin için kendini boşlukta bırakma. Örneğin bir insanı incitmişsen, ödeyeceğin bedel o insanın güvenini yitirmektir. Eğer seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalnız kalmaktan korkup ilişkide kalma, çünkü kalmanın bedeli sevgisiz bir hapiste yaşamaktır.
Eğer farklı olmaktan korkuyorsan ve başka insanları taklit edip onlar gibi olmaya çalışıyorsan, ödeyeceğin bedel kendine olan saygını yitirmek olacaktır. Diğer taraftan bazen kendin gibi olmanın bedelinin de yalnız kalmak olduğunu unutma.
O halde yaşamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla.
Bir adım atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmedine bakarak kararlarını ver. Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostu mu yoksa düşmanı mı olacağına karar ver.
Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer kendinin dostu olabilirsen….
evet,beni dinlemek için vakit ayırdığın için tesekkürler güzel dostum…
seni Allah için seviyorum…


Ömür boyu sürecek güzel dostluklar temennisi ile…

Zamanımızda kaybolan aile huzuru birlikte de sevgi ,saygı,şefkat
buharlaşıyor.
insan,çalışma telaşı ve hızı içinde ,hele de gençken koştururken,etrafını
göremiyor..
Dostlarını ihmal ediyor..
Hatta ,çoluk-çocuğuyla bile ingilenemiyor,dost olamıyor..
Bir sevgi,bir şefkat ihtiyacı anında durup etrafına bakıyor,kimse
kalmamış…
Dost olarak,arkadaş olarak,güveneceği insan olarak kimse yok çevresinde…
Yapayalnız ve kimsesiz kalmanın acısı yüreğini kavurmaya başliyor..
Bu noktada tehir edilmiş dostlukların pişmanlığını hiç bir varlık
gideremiyor..
Dostların,yani sevgilerin,saygıların ,şefkatlerin,güven duyguların,vefanın
ve sadakatın bıraktığı boşluğu,hiç bir kazanım dolduramıyor..
Çünkü insan sadece bedenden ibaret değildir..
İnsan ruh ve beden den oluşuyor,
Ruhun ve mananın temel ihtiyaçlarından biri de,inancını,ahlakını,şefkatini
sansürsüz olarak paylaşabileceği dostlarıdır…
Çünkü,onlarsız hayat,hayat olmuyor….
Dostluğu en güzelini,birbirini Allah için sevenler göşterir..
öyle ki,nlar dostlarını canlarına tercih etmişlerdir..
Söyle bir kıssa anlatılır…
-Bir sebeple boyunları vurulmak üzere bir kısım sofiler hükümdar tarafından
aranıyorlardı..
Ebu’i Hüseyn en Nuri de bunların arasındaydı..
Yakalanıp huzura getirildiklerinde,bu zat hemen öne koştu ve ilk önce
kendisinin öldürülmesini istedi…
Sebebi sorulduğunda söyle dedi…
-”Bir an olsun kardeşliklerime bir hayat kazandırmayı arzu ettim de onun
içinde öne geçtim..”
Hükümdarın çok hoşuna giden bu söz sayesinde hepsinin hayatları kurtuldu…
Dostun başına bir musibet geldiğinde,elinden tuttup kaldırmak,Allah için
yapılan dostlukların en belirgin özelliğidir..
Vefa da ancak Allah için yapılan dostluklarda mümkündür..
Sıkıntılı anlarımızda uzanan sıcak bir el,huzur veren bir ses,hangi servete
değişilir..?
Ve hayatımızdaki izlere baktığımızda samimi bir dostumuzun yerini ne
doldurabilir ?
Gerçek zengin,böyle dostlara sahip olabilendir..
Ömür boyu sürecek güzel dostluklar temennisi ile…

Alıntı