31 Temmuz 2008 Perşembe

İlahi buyruk böyleydi


İlahi buyruk böyleydi; İnin oradan Adem ve Havva ile geldik asil diyardan Şeytan dedik, sınav dedik,gurbet dedik,İblis bile anladı da bir insan anlamadı bizi Bin yıl anlattık belki anlar diye,yeniden kurduk dünyayı , bindik gemiye Sel dedik, tufan dedik, Nuh dedik,sular bile anladı da bir insan anlamadı bizi Dolaştık durduk Ortadoğunun çöllerinde, put kırdık bayramın orta yerinde Hacer dedik, İsmail dedik, İbrahim dedik,ateş bile anladı da bir insan anlamadı bizi Yusufla çıktık ortaya Mısırdan, Ademin ruhunu üfledik zindandan Züleyha dedik, rüya dedik, hazine dedik, kuyular bile anladı da bir insan anlamadı bizi Kırk bin köleyle denize sürdük atımızı,kırk yıl çöllerde aradık andımızı Tur dedik, asa dedik, Musa dedik, denizler bile anladı da bir insan anlamdı bizi Kölelere yalvardık yedi kuşak, dost aradık bucak bucak Sofra dedik, mihrap dedik, Zekkeriya dedik, ağaç kovukları bile anladı da bir insan anlamadı bizi Süleymanla taht kurduk Kudüse, karıncaya sorduk içini döktü bize Baston kuruttuk, Belkısı çağırdık, hüdhüd dedik,kuşlar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Daha bebekken konuştuk, çaredir sandık, 12 dostla karanlığı sıvadık Ruh dedik, Meryem dedik, İsa dedik, çarmıhlar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Güneşe yol aradık çoluk çocuk, çok yangınlar söndürdü bu soluk Ashab-ı Kehf ile yine onu sorduk, Ölüm dedik, düğün dedik, koç dedik, alevler bile anladı da bir insan anlamadı bizi Şehre çıktık yedi gençle, yine başkaldırdık Ashab-ı Kehfle İlah dedik, Rab dedik, en büyük dedik, mağaralar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Dağda koyun güdüyordu Ahmed, mağarada oku dedi ona Es-Samed Kalemle yazdık, kitabı okuduk, yeniden bismillah dedik, çobanlar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Aba altında titriyordu büyük adam, dosta açıldı ilk yürek ve gam, feda olsun sana anam ve baba Haticeyle tutuştuk,Aliyle çoğaldık, namaz dedik, din dedik, obalar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Gezindik ağıllarda, gölgelendik ağaçlarda, Erkama gizlendik, Safaya çıktık Bağırdık Ukazda, imza ile tebşir ettik, tevhid dedik, paszarlar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Çadır çadır gezdik çölleri, terk ettik arka kapıdan nice illeri Gifara girdik, Ebu Zer dedik,yol kesene insaf dedik,eşkıyalar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Ne söylüyorsan doğrudur dedi bir adam, ışığın yüreğinle saçılsın işte küçük adam Sana canım feda bırak beni soksun yılan, mağaradan mehtabı seyrediyordu ışık adam Dost dedik, kafi dedik, örümcekler bile anladı da bir insan anlamadı bizi Bir evde kırk kişiyle basıldık, gelene kalsa kalacaktık,sarsıldı adem ben de sizdenim artık Ömerle dirildik, Kabeye yürüdük, Allahu Ekber dedik, sokaklar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Anlamadılar bizi, ne ev kaldı, ne ocak, çıktık yola ancak hesap sorulacak Yurt dedik, hicret dedik, devlet dedik, çöller bile anladı da bir insan anlamadı bizi Şarkılar nağme oldu,üzerimize ay doğdu, beklemedik bize bir hal oldu, şehre sığmadık Biz geldik, kardeş dedik, Ensar dedik, develer bile anladı da bir insan anlamadı bizi Bölüştük ne varsa ekmeği aşı, harç yaptık şehre sevgiyi barışı, bağrımızdan çıktı Bilalin haykırışı Hayyealesselah dedik, hayyealelfelah dedik,hançerler bile anladı da bir insan anlamdı bizi Üç yüz on iki kişiyle ovaya çıktık, yenilsek belki bir daha olmayacaktık O gün toprağı titrettik Lehül mülk dedik, kılıçlar bile anladı da bir insan anlamadı bizi Bu yıl Mekkedeyiz dedi peygamber, kalktık bir kere ya kılıç ya zafer Dört koldan girdik şehre birer birer ,bir asa devirdi putları teker teker Kabe bizim işte devrim, La ilahe illallah lehül hamd dedik,taş heykeller bile anladı da bir insan anlamadı Bilmiyorum belki bir daha çıkamam buraya, işte sırtım hakkı olan gelsin almaya Hazırlan dedi Cibril, karardı mehtap, geride birkaç kap ve bir kitap Hayır gidemezsin, kim gitti derse vurun Heyyula Yemuddur yaşayan yerinize oturun Refiki ala dedik, alemlere rahmet dedik, kara toprak anladı da bir insan anlamadı bizi İşte bilekler, işte yürekler,bir de anam ve atam, çaharyer güzin dost oldu dört güzel adam Ebu Bekir dedik, Ömer dedik, Ali dedik, Osman dedik, taş yürekler bile anladı da bir insan anlamadı bizi Düştü sahraya susuz Hüseyin, çatladı toprak, sızladı Ruhul-Emin Yine kalktık ayağa, Yol dedik, sünnet dedik, ayyaşa haram, dalkavuğa onur dedik,Su su dedik, Kerbela bile anladı da bir insan anlamadı bizi
-- BATTAL ÖZ

Mutluluğun formülü 40 ayette saklı..




















Mutluluğun formülü 40 ayette saklı..


İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran.

Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.

Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.

Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.

Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.

Hucurat 10: Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.

Muhammed 7: İyiliği karşılık beklemeden yap.

Rum 21: Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.

Vakıa 83-87: Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.

Bakara 263: Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.

Furkan 63: Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.

İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.

Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.

Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.

Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil davran.

Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.

Tevbe 40: En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.

Fatır 19-22: Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.

Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.

Hakka 33-35: Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.

Haşr 10: Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.

Kalem 1-2: Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.

Münafıkun 4: Bencil olma, tebrik etmeyi bil.

Saff 2: Yalandan uzak dur.

Yusuf 32-33: Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.

Ankebut 41: İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.

Al-i İmran 92: İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.

En'am 50: Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.

En'am 60: Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.

Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.

Hacc 46: Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.

İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla vazgeçme.

İsra 23: Anne ve babana 'off' bile deme.

Nisa 149: Kendini sürekli övmekten uzak dur.

Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını kabul et.

Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.

Furkan 43: Heveslerini kendine ilah edinme.

Necm 3: İnanma duygunu diri tut.

Nisa 58: Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme

Gürkan Çelebi, 'Vahiyden Kalbe' adlı kitabından...

YORUMSUZ

30 Temmuz 2008 Çarşamba

İlham Veren Fikirler




















- Öfke, dilin beyinden hızlı çalıştığı bir tek durumdur.

- Geçmişi değiştiremezsin. Ama gelecek hakkında endişelenerek yaşadığın günü berbat edebilirsin.

- Sev. Sevileceksin.

- Allah, tercihi Kendisine bırakanlara en iyisini verir.

- Bütün insanlar aynı dilde gülümser.

- Herkesin sevilmeye ihtiyacı vardır. Bilhassa hak etmeyenlerin.

- Bir insanın serveti, ebediyete ne kadar harcadığıyla ölçülür.

- Gülümseme Allah'ın nurunun yansımasıdır.

- Herkesin bir güzelliği vardır. Ama herkes onu göremez.

- Ebeveynler, çocuklarına öğrettiği şekilde yaşarlarsa öğretebilmiş olurlar.

- Elindekiler için Allah'a şükret. Elde etmek istediklerin için de Allah'a güven.

- Kalbini dünün üzüntüleri, yarının endişeleri ile doldurursan, şükredeceğin bugünün olmaz.

- Bugün alacağın karar, yarın etkili olacaktır.

- Gülmeye de vakit ayır. Gülmek ruhun müziğidir.

- Sevgi, karşıtlıklara rağmen birlikteliğe devam etmekle güçlenir.

- Keskin balta kemik kırar. Keskin kelime kalbi.

- Bir zorluğun üstesinden gelmenin sadece bir yolu vardır: onun üzerine gitmek.

- Başımıza gelenleri itirazsız kabul ediyorsak, onun için şükretmeliyiz.

- Sevgi, ne kadar çok kişiye bölersek bölelim, azalmayan tek şeydir.

- Mutluluk henüz sahip olmadığın diğer şeylerle artar, ama onlara ihtiyacı yoktur.

- Birine kızgınlıkla geçirdiğin her saat, bir daha ele geçiremeyeğin 60 mutlu dakikadır.

- Nerede, nasıl ve kime denk gelirse, nasıl yapabiliyorsan öyle yardım et.

13 Temmuz 2008 Pazar

şefkat yangını


şefkat yangını

Kainatı sıksanız özünden şefkat damlayacaktır... Şefkat lafzı hecelenirken bile dudaklarda bir yumuşaklık belirtir...Şefkat nasıl bir iksirdir ki; bir tavuğu cesurca yavrusu hesabına aslana saldırtır, bir anayı ateşin yangınına atar yavrusu aşkına, bir aç canavarı yavrusu hatırına aç bıraktırır... ve şefkat neticesi merhamet...

Ne dir bu şefkat?...Niye verilmiştir?... Nedir bu iksirin kaynağı?. Hiç düşündünüz mü?... Öyle ki kimilerini yangınlara atar... Kimilerini acılara gark eder durur?... Bir masum çocuğun masum bakışlarındadır şefkat?. Veyahut bir ihtiyarın, kah bastonun ucunda, kah sırtında yılların biriktirdiği kamburundadır şefkat...neyi temsil eder bunlar?... Şefkat dedimya!... Nasılda şefkatimizi celbederler?… Hassas ruhlu insanlar daha bir hisseder şefkati yaşamlarında... Hele günümüz dünyasında yaşanan, ciğer yakan hadiseler de?... Masum bebeler, kadınlar ve ihtiyarlar nasılda katlediliyor, merhametsizce... İşte bunu hisseder hassas ruhlu, şefkatli insanlar yüreğinde... Daha hassas, daha ince ruhlulardan bahsedeyim size... Onlar bir bitkiye bile kıyamazlar... Öyle ki! buluttan kopan bir yağmur damlasının ayrılığına bile dayanamayıp ağlayı verirler, yağmurla beraber... Ve daima şefkatin neticesi tatlı bir elemle varlıklara merhamet duygusunu hissederler ruhlarında... Bir günlüğüne dünyaya göz açan kelebeklerin ölüm acısını hissederler...

Hatta bir anlığına dünyaya göz açıp vefat eden mahlukların acısını bile... Hele ki küçültülmüş birer kainatçık olan insana yapılan zulümleri kaldıramaz onların yürekleri... Tansiyonları fırlayı verir, yürekleri hoplar onların.... bir offf! lafzı çıkar taaa ciğerlerinden... Ve ortalığı yanık bir ciğer kokusu sarar.... Ateşsiz fakat yakan bir yangın... şefkat yangını... şefkat yangınıdır onlar.... Şefkat belamıdır insanın başına acaba?... Hayatımızı zehir eden, gözleri yaşartan, yürekleri yakan bir ezamıdır?... Nedir?. Hayır diyorum…cevap sual içinde gizli… şefkat insanlığını bozmamışlar için bir insan gereğidir... Öyle değimli ki şefkat, kainatın çarklarının kurulmasındaki en büyük nedenlerden biridir... Peki bu şefkatin kaynağı nedir?... Tabi ki şefkati sinelere kim takmışsa O... Sahip!... Bakın dünyanın dört bir yanına, şefkatle koşturulan analara… doğa ana diye isimlendirdiğimiz, aslı hakikatı gizli şefkatli bir elin zahire yansıması olan tabiatta buna dahil… Şuursuz bulutlar, şuurlu bir şekilde, nasıl merhametle koşturulur ihtiyaç sahiplerine?… Bir ağaç çamurlu suyla iktifa edip, yavrusu olan meyvelerine lüb denilen gıdaları yedirir… Canavar perçemli bir arslanın perçeminde görün şefkatin yumuşaklığını, nasılda kuzu gibi olur yavrusuna… Fir'avn gibi bir şeddat tüm erkek çocuları öldürürken nasılda şefkat edip üzerine titrer yavrusunun… Bunun cevabını ise: kainatı atkı ilmekleri gibi dokuyan bir şefkat elinden başka bir şeyle izah etmek mümkün mü?...

Peki neden hali dünya böyle?… Gizli şefkat eli neden dur demez merhametsizliklere?...Acaba dünya da çalkalanan ve dünyayı bulandıran şu merhametsiz hadiselere O bizden çok şefkat etmez mi?... Tabiki edecektir şefkatin asıl muciti... Fakat gelin görün ki bazı şeylerin faturaları başka mekanlara kesiliyor.... İşin içinde ince hesaplar ve büyük mükafatlar var... Zengin ve güçlü bir sahibimiz var…Zorlukta ve darlıkta çalışan her işçinin ( buna her varlık dahildir) mükafatını verecek bir Sahip…Hem de öyle büyük mükafatlar ki ne göz görmüş ne kulak işitmiş nede kalbi beşere hutur etmiş mükafatlar... Ebedi, kedersiz mükafatlar… Yetmez mi?... Bizlere gelince, biz acaba yaratılmışa, Yaratanından daha mı fazla şefkat edebiliriz?...Hayır asla ve kat'a... Bize düşen nedir şefkat yangınında?... Başta O na güvenmek…

Unutmayalım ki Onun bir ismide Es-Sabur dur… Zamanı gelince tüm haksızlıkları izale edecek zalimlere hak ettikleri cezayı verecek, mazlumlara merhametiyle mükafatı verecek... Ve diğer bir cilve ise; dünya imtihan, sınanma ve denenme yeri…Bize düşen ise şefkati hakiki sahibine verip, elimizin dilimizin ve kalbimizin yettiği, eriştiği kadar şefkatin Sahibi olana ayinedarlık etmek… Yani şefkat etmek tir varlığa… O bizleri bizlerden daha çok sever ve düşünür... Şimdi insanın dilinden of! lafzı yerine, oh! lafzı dökülecektir... Unutmayalım ki biz Ondan daha fazla şefkat edemeyiz, Onun olan bizlere ve herşeye... Bize düşen bize verilen ölçülerde şefkat etmektir varlıklara... Ve elimizin erişmediği durumda, dua ve tevekkül etmektir Ona… Dua dua isteyin, zengin ve güçlü Sahipten... Onda yok yoktur... İşte şefkat yangını nı söndürecek Rahmet suyu.... Mevlam zalimleri hak ettikleri cezaya ve mazlumları mükafatlarına eriştirsin... Hem dünyada hem ukbada...




Muammer Ceylan

***SEVGİ ÜZERİNE***




Mutluluğun Sırrı

"Tavuk Suyuna Çorba" isimli kitaptan alınmıştır.

Kitapta benzer hikayeleri bulabilirsiniz..Ailesi ve kendisini seven hiç kimsesi olmayan bir

yetim kızla ilgili çok güzel bir masal vardır. Kendini

çok ama çok üzgün ve yalnız hissettiği bir gün,

çayırda yürürken, bir çalıya küçük bir kelebeğin

takıldığını görür. Kendini kurtarmak için çabaladıkça,

dikenler onun narin bedenini daha çok hırpalar. Küçük

yetim kız dikkatle kelebeği kurtarır. Uçup gitmek

yerine, kelebek güzel bir periye dönüşür. Kız

gözlerine inanamaz. Peri, kıza, "Senin eşsiz iyi kalpli davranışın için,

sana bir dilek dileme hakkı veriyorum."der. Kız bir an düşünür, sonra "Mutlu olmak istiyorum.."

der. Peri "Peki" der, ona doğru eğilir ve kulağına

fısıldar. Sonra da ortadan kaybolur. Kız büyüdüğü sürece, ondan daha mutlu kimse yoktur.

Herkes ona mutluluğunun sırrını sorar. O ise gülümser

ve "Sırrım, küçük bir kızken iyi kalpli bir periyi

dinlemiş olmamdır."der. Yaşlanıp, ölüm döşeğine düştüğünde, komşuları etrafına

toplanırlar. Sırrının da onunla birlikte yitip

gitmesinden korkmaktadırlar. "Lütfen bize söyle" diye

yalvarırlar. "İyi peri sana ne dedi?" Sevimli yaşlı kadın gülümser ve "Bana şöyle söyledi"

der:"ne kadar güvende, ne kadar yaşlı ya da genç,

zengin ya da fakir olursa olsun herkesin sana ihtiyacı

var"



Sevilmenin kısa yolu

Sevilmenin yolu sevmesini bilmektir. Başka bir tabirle, iyi insan, herkes tarafından sevilir. Dinimizin bildirdiği esaslara uyan Müslüman iyi insan demektir.Hemen herkes, kendisiyle ilgilenilmesini, kendisinden, işlerinden bahsedilmesini ister.Çok kimsenin bir dakikalık telefon konuşmasında, beş-on defa (Ben) dediği tespit edilmiştir.Çok kimseyi, hükümet kurulmasından çok, kendi meselesi ilgilendirir. Başkasına yaklaşabilmek için onun sevdiği, ilgilendiği konuları bilmek gerekir.Hemen her insan, en az bir bakımdan kendini çok insandan üstün görür. (Ben bakan olsam, ben başbakan olsam şöyle yaparım) dediği görülür. Belki böyle konuşan kimselerin çoğunun müdür olacak kabiliyeti bile yoktur. Çünkü insanın nefsi, daima yükselmeyi, şef olmayı, başkalarının kendisine tâbi olmasını ister. Bu, nefsin arzusudur.Herkeste de nefs olduğunu düşünerek, ona göre hareket edilirse, çetin meseleleri çözmek zor olmaz.Bir kimsenin sevdikleri, kendini beğenip takdir edenlerdir.O halde sevilmek için başkalarını takdir edip sevmek gerekir.İnsanın nefsi takdirden hoşlanır, tenkitten hoşlanmaz. Tenkit, düşmanlığa yol açar.Başkalarının bize nasıl muamele etmelerini istiyorsak, biz de onlara aynı şekilde davranmalıyız! Mesela gülerek karşılanmayı, bir çay, bir kahve ikram etmelerini istiyorsak, biz de başkalarını güler yüzle karşılamalıyız, onlara gerekli ikramda bulunmalıyız!Sevilmek, takdir kazanmak için, herkese samimi bir alaka göstermek, gülümseyerek selam vermek, hal ve hatır sormak lazımdır.Yapmacık hareketlerden da kaçınmalıdır! Yapmacık hareketler, fayda yerine zarar verir. Kendimize "Samimiyetsiz" dedirtmemeliyiz. Samimi olmaya kendimizi alıştırmalıyız! Mesela telefonla arayıp kendini tanıtmayan birisine, (İnsan önce kendini tanıtır) diyerek tenkitle söze başlamamalıdır! (Buyurun efendim, kiminle müşerref oluyorum) diyerek karşımızdakinin kendisini takdim etmesine fırsat vermelidir! Daha sonra, (Efendim, size yardımcı olmak benim için bir şereftir) dersek, karşımızdakinin kalbini fethetmeye giden yolu keşfetmişiz demektir.Kendini sevdirmenin yolu, iyi insan olmaktır. İyi insan da güzel ahlaklı olandır.

Güzel ahlak nedir?
Güzel ahlakla ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrum edenlere [Kendine bir şey vermeyenlere] ihsan etmek, güzel huylu olmaktır.) [İ. Süyuti]
(İyi huyları tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim.) [Hakim]
(Sureti ve huyu güzel olan kimseyi Cehennem ateşi yakmaz.) [Taberani]
(İyi huylu, iki cihan saadetine kavuşur.) [Taberani]
(En hayırlı şey, güzel ahlaktır.) [İbni Hibban]
(Güzel ahlaklı olmak, saadettendir.) [Beyheki]
(Mallarınızla bütün insanlara yardım edemezsiniz, malınız kâfi gelmez. Fakat onları güler yüz ve güzel huy ile hoşnut edebilirsiniz.) [Bezzar]
(Güzelin güzeli, güzel ahlaktır.) [İbni Asakir]
(En iyiniz, ahlakı en güzel olanınızdır..) [Buhari]
(Mümin güzel ahlakı ile, gündüz oruç tutan, gece ibadet edenin derecesine yükselir.) [Tirmizi]
(Kıyamette, terazide güzel ahlaktan daha ağır gelen başka şey yoktur.) [Tirmizi]




. Sevgi ve Terbiye

Aile çocuğa verdiği sevgiyi bir sadaka, hem de sadakaların engüzeli bilmek zorundadır. Sevgi ile terbiye terbiyelerin en güzelidir ve "Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak"tır.Merhamet ve şefkat bunu gerektirir.Hz. Peygamber(sav)'i çocukları öpüp severken gören bir bedevi " Demek sen çocukları öpüyorsun?Benim şu kadar çocuğum var, daha hiç birini öpmedim" deyince Hz. Peygamber'in (sav) cevabı şöyle olacaktır: "Allah senin kalbindeki merhameti söküp aldıysa , ben ne yapabilirim ki?" (Buhari). Sevmek, kişinin sevdiğine kendisinden bir parça vermesidir.





SEVGİ ÜZERİNE...
Sevgi, gönlün zevk aldığı şeye meyletmesi demektir. Bu meylin kuvvetlisine
aşk denir. Deyim olarak sevgi, hiçbir karşılık beklemeden sevgiliye [Allaha]
tâbi olmak, ona itaat etmek, onun her işini güzel, her eziyetini, her
iyilikten daha tatlı görmek ve onun dostlarını dost, düşmanlarını düşman
bilmek, kısacası onun rızası için yaşamaktır.
Sevgi, sevgilinin dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi
gerektirir. Bu sevgi ve düşmanlık, gerçek aşıkların elinde değildir.
Çalışmaksızın, zahmet çekmeksizin kendiliğinden hasıl olur. Dostun dostları
güzel görünür ve düşmanları çirkin ve kötü görünür. Aşıklar, sevgililerinin
delisi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki
zıt şeyin sevgisi bir kalbde yerleşemez.
Bilip anlamadan sevgi gerçekleşmez. Ancak bilinen sevilir. Sevgi;
cansızların değil, canlı ve anlayışlı olanların özelliğidir. İnsanın
anladığı, zevk ve rahatlık duyduğu her şey sevimli; acı duyduğu, nefret
ettiği her şey sevimsizdir. Zevk alınan her şeyin, zevk alan için sevimli
olması, gönlün ona meyletmesi demektir.
Her duyu, ancak anladığı şeyden zevk alır, ona meyleder, onu sever. Mesela
gözün zevki, görüp hoşlandığı şeylerdir. Kulağın zevki, duyduğu güzel
seslerdir. Burnunki güzel kokulardır. Dilin zevki, yiyip içtiği şeylerin
tadıdır. Dokunma duygusunun, tutmanın zevki, yumuşaklık ve zevki okşayan
şeylerdir. İşte duyularla anlaşılan bu şeyler, hoşa gittikleri için sevilir.
Beş duyunun hiçbiri ile anlaşılmayan sevgi de vardır. Altıncı bir duyu ile
bilinir. Beş duyu ile elde edilen zevkte, hayvanlar da ortaktır.
İnsanın kalb gözü, baştaki gözden daha kuvvetlidir. Aklın anladığı güzellik,
gözün gördüğünden daha büyüktür. Sevginin sebepleri üçtür:
1- Her canlı kendini sever. Kendini sevmek, varlığının devam etmesini
istemek ve yok olmaktan hoşlanmamak demektir. İşte bunun için insan,
yaşamayı sever ve ölümden hoşlanmaz. Varlığımızın devamı gibi, her şeyimizin
mükemmel olması da sevilir. İnsan, önce kendi zatını, sonra uzuvlarının
selametini sever. Daha sonra malının, evladının, akraba ve dostlarının
selametini sever. Bunları, vücudunun devam ve kemaline sebep oldukları için
sever. Mesela evladından bir fayda görmese de sever. Çünkü kendinden sonra
neslini devam ettirecek odur.
2- İnsan, ihsanı sever. İnsan, ihsanın kölesidir. Gönül, kendine iyilik
edeni sever, kötülük edenden nefret eder. İnsan, ister istemez iyilik edene
karşı sevgi duyar.
Sağlık sevilir. Sağlığının devamı için doktor da sevilir. Doktoru da
kendimizi sevdiğimiz için severiz. Bunun gibi ilmi de, öğretmeni de severiz.
Öğretmeni ilme sebep olduğu için severiz.
Para, çeşitli ihtiyaçları karşılamaya ve yiyip içmeye vasıta olduğu için
sevilir. Yemeğin kendisi de yenmek için sevilir. Biri bizatihi, diğeri ise
vasıta olduğu için sevilir. İyilik edeni sevmek, onun şahsını değil,
iyiliğini sevmektir. İyilik kalkınca, sevgi de kalkar. İyilik azalırsa,
sevgi de azalır.
3- Bir kimseyi, ettiği iyilikten dolayı değil, bizzat zatından dolayı .sevmek, yok olup tükenmeyen gerçek sevgidir. Bu da güzeli sevmek demektir.
Güzelliği anlayan güzeli sever. Güzelliği sevmek, güzelliğin zatındandır.
Çünkü ondaki güzelliği anlamak, zevkin kendisidir. Güzeli anlamak da bir
zevktir. Akarsu, yeşillik, tabiattaki güzellikler yiyip içildikleri için
değil, sırf güzel oldukları için sevilir. Bu insanın elinde olmayan
sevgidir. Allahü teâlânın güzel olduğu bilinirse, onu da sevmemek .imkânsızdır. O ise, güzeller güzelidir. Hadis-i şerifte, (Allah güzeldir, güzeli sever) buyuruluyor.






Sevgi ve Aşk üzerine Sözler 1

Sevgi, dostlara saygılı olmakla güçlenir. Hz.Ali

Sevgide acilar tatlanir. Bakirlar altin olur. Sevgiden kirli ve bulanik sular duru bir hale gelir. Mevlana

Sevgi ve acima insanlik vasfidir; hiddet ve şehvet ise, hayvanlik vasfi. Mevlana

Şah bile sevgiye kuldur, köledir. Mevlana

Aşkın yangısından güzel şey ne var? Onsuz ne gül güler, ne bulut ağlar. NİZAMI

Kande varsa aşık-ı bi çare cananın arar, Derd ile bimar olan elbette dermanın arar. NAHIFİ

Allah rızzasina uygun her şey sevgilidir. MUHYİDDİN ARABi

Kadd-i yare kimisi ar'ar dedi, kimi elif, Cümlenin maksudu bir amma rivayet muhtelif MUHIBBI

Ey güzelim, vücudumda senden başka bir varlik kalmadi. Bu sebeple sirke,bal denizinde nasil yok olursa; ben de sende öyle yok olurum. MEVLANA

Muhabbetten Muhammet oldu hasıl, Muhammet'siz muhabbetten ne hasıl?..BEZM-İ ALEM VALİDE SULTAN

Aşk yolunda akılla mi yürü yorsun? Güneşi mumla mi ari yorsun? M. IKBAL

Aşik olmayan adem, benzer yemişsiz agaca. YUNUS EMRE

Sevgi
















Sevgi

Cocuk, dunyaya gelir gelmez, kendini sevgi ve sefkat halesiyle sarilmis bulur. Varligina sebep olan anne-baba, etrafinda pervane gibi doner durur. Onun icin cirpinirlar, yemezler yesin diye, aglarlar gulsun diye. Sevgi, bir guctur, kuvvettir. Bu kuvvet en gucluleri en zayiflara hizmet ettirir. Tavugu, yavrusunu korumak icin kopege saldirtan ve olume goturen, iste bu kuvvettir. Yavrularina saldiran aslani, yarali numarasi yaparak kendisine celbeden ve yavrularini kurtaran ordege, bu isi yaptiran ayni kuvvettir. Yani sefkat, merhamet ve sevgidir. Civcivler tavuk, yavrular ordek olunca bu sevgi ve sefkat ortadan kalkar. Ama insanda oyle degildir. Bu duygu ve dusunce, olunceye kadar devam eder. Temel insani degerler uzerinde yetismis kisilerde, aile ve toplumlarda sevgi sadece nefsî ve kuru bir his degildir. Kabir kapisinda biten sevgi de degildir. Bu sevgi, ebedidir. Onun icin genclik gidip, maddi guzellik yerini ihtiyarliga biraktikca, kalplerdeki sevginin arttigini, yuvalarda daha bir huzur ve itminan tuttugunu goruruz. Insan, iradesini imânla guclendirdigi, mes'uliyet duygusuyla kontrol altina aldigi olcude kinlerini, nefretlerini musbete kanalize edebilir. Onlarin yerine sevgi, sefkat ve merhamet duygularini hâkim kilabilir. Maddi imkânlar, tek baslarina huzurun sebebi olamaz. Sevginin olmadigi bir kalbde, bir ailede ve bir toplumda huzur aramak beyhûdedir Ilâhi sevgiyi yakalayanlar, bu gercegin toplumdaki temsilcileridir. Onlar, cirkin gibi gorunenler de bile bir guzellik bulurlar. En kotu gorunen hadiselerde oldugu gibi, sevilecek yanlarinin olmadigi sanilan insanlarin bile iyi ve guzel taraflari vardir.. Guzel taraflari ile insanlara yaklasildigi zaman, sarf edilen emekler zayi olmaz. Insanlar kotu taraflari ile ele alindigi takdirde, iyi yonlerinden de istifade edilmez. Gonul erleri olumsuz duygu ve dusunceleri irade ve musamahalari ile tesirsiz hale getiren, hatta musbete kanalize eden kahramanlardir. Muhatabimizi sevdigimiz, saygi gosterdigimiz olcude kalbini kazanma imkâni buluruz. Sevgi Allah icin olmali. Aksi menfaat olur. Sevgi yolu, nebilerin, velilerin, salihlerin yoludur. Bu yolda, sevgi ve sefkatle yuruyenlere, hayatlari boyunca yuzlerine kapilar kapanmayacaktir. Bunlarin elinde sevgi, her dusmani yenecek bir silah, her kapiyi acabilecek sirli bir anahtardir. Anahtar, sevgi ve muhabbet olunca acilmayacak kapi yoktur. Irmaklar, sanki gulumseyerek piril piril ve siril siril akar. Gece akar, gunduz akar. Cevresini yesertmek, ovalari sulamak icin akar ve bir gun bahar cicekleri rengârenk etrafini sarar. Dunyanin dort bir yanina dagilan gonul erlerinin de girdigi her yer bir bahar guzelligi icinde sevgi, sefkat ve kardeslik suuruyla dirilir. Rengi ayri, tadi ayri, kokusu ayri meyve ve ciceklerin bahari renklendirmesi ve guzellestirmesi gibi farkli renk ve dile sahip insanlar da iclerindeki kini, nefreti ve dusmanligi yenip, diyalog, sevgi, muhabbet ve yardimlasma suurunu kazanip zulumden nefret etseler, mazluma sefkatle bakabilseler, dunya guzellesecek, gonuller huzur ve itminana erecektir. Sevgi, hep sevinc ve lezzet degildir. Bazen o huzundur gozyasi ve hasrettir. Bu, daha derin, daha icten bir sevgidir. Hasret ve huzunden meydana gelen sevgi iz birakir, unutulmaz. O sevgi, imânla beraber devam eder. Nice sevdiklerimiz vefat etmis, ebediyete intikal etmistir, ama sevgileri hâlâ gonullerimizdedir. Kavusacagimiz o tatli gunun heyecanini yasatir ruhlarimiza... Celik gibi sert degil, ipek gibi yumusak ol, fethet gonulleri. Eline firsat gecince simarik cocuk gibi olma. Allah'in sana lutfettigi nimetlerin sukrunu eda edebilmen icin insanlari otede sevindirecek gercek dost olarak ac acabilecegin kadar sefkat sineni, ger gerebilecegin kadar sevgi ve merhamet kanatlarini, arzularinin altinda ezilen su bicare zavallilara uzat elini, uzatabildigin kadar. Susuz kalmis bir kopege su veren kotu bir kadini affeden Allah, seni yolda birakmaz. "Kisi sevdigiyle beraberdir" gercegine gonul verenleri O, sevdiklerine kavusturur.






-Alinti-