14 Eylül 2008 Pazar

vazgeçilmezlere.....


vazgeçilmezlere.....
Bir gün bir doktora, "gerginlik ve tedirginlikten" şikâyetçi olan bir hasta gelmiş Yapması gereken çok işinin bulunduğunu; fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söylemiş Doktor,
— Bu işleri başka biri yapamaz mı? Ya da bir başkası size yardımcı olamaz mı? diye sormuş Adam,
— Onları yalnız ben yapabilirim; bütün işler bana bakıyor! diye cevap vermiş Doktor,
— Sana bir reçete vereceğim Bu reçeteyi aynen tatbik etmen gerekiyor! diyerek, yazıp eline vermiş
Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalmış Reçetede, "Her gün en az iki saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve her haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin" yazıyormuş Hasta adam;
— Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık? diye sormuş Doktor,
— Oraya gidip mezar taşlarına bakmanı istiyorum Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur Sen de onlar gibi ölüp mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkân olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin, demiş
Evet, bulundukları noktada kendilerini "vazgeçilmez" gören; halbuki orada, problem çözmek yerine problemin bir parçası olduğunun farkına varmayan insanlar için de, doktorun reçetesi geçerli değil mi?

İnsanlar Hakkında Hüküm Verirken

İnsanlar Hakkında Hüküm Verirken
Bilgeliğine şüphe duyulmayan bir adam çocukların hayat boyu sürecek bir ders vermek istiyordu. Oğullarının öncelikle insanlar ve hayatta hemen her konuda çabuk hüküm ve karar vermenin yanlışlığını öğretmek istiyordu.Bir gün dört oğlunu yanına çağırdı. En büyük oğluna, ülke dışını kış mevsiminde çıkıp bir mango ağacını görüp incelemesini istedi. Daha küçük oğluna bahar mevsiminde yolculuğa çıkıp bir mango ağacını görüp incelemesini istedi. Üçüncü sırdaki büyük oğluna da yaz mevsiminde yola çıkıp göreceği mango ağacını iyice incelemesini istedi. Oğullarının en küçüğüne ise sonbaharda yolculuğa çıkıp göreceği mango ağacını incelemesini söyledi. Mevsimler geldi geçti ve bütün oğulları yolculuklarını tamamladılar. Bilge baba bütün çocuklarını yanına çağırdı ve:
- Haydi, şimdi de görüp incelediğiniz mango ağacının özelliklerini bana anlatın, dedi.
Kışın yolculuğa çıkan en büyük oğlu:- Baba, ağaç sanki yanmış, kuru bir kütük gibiydi.
Ondan daha küçük olan, bahar mevsiminde yolculuğa çıkan oğul söze başladı ve:-Ağabeyim dediği yanlış, ağacın yemyeşil yaprakları her tarafını sarmıştı, dedi.
Üçüncü sıradaki oğul ise ağabeylerine itiraz ederek,- Sizin söylediğiniz gibi değildi, dedi, ağaç gül gibi güzel çiçeklerle donanmıştı.
Sıra en küçüğüne gelişti, o bütün ağabeylerine itiraz etti ve:- Siz hepiniz ne gördünüz bilmiyorsunuz, ağacın meyveleri vardı, ben tattım, tadı armudun tadına benziyordu, ağaçta armut ağacına benziyordu, dedi.
Şimdi konuşma sırası bilge babaya gelmişti. Bilge baba konuşmaya başladı ve şöyle dedi:
-Oğullarım, aslında hepiniz doğru söylüyorsunuz. Çünkü ağacı ayrı mevsimlerde gördünüz. İşte size hayat boyu aklınızda bulunması için öğüdümü vermek istiyorum: İnsanların hal ve tutum ve davranışları hakkında hüküm verirken, o insanların her mevsimini, her yönünü bilip bilmediğinizden iyice emin olduktan sonra karar verin!..


10 Eylül 2008 Çarşamba

Mutluluk recetesi


Amr Halid anlatıyor:
“Bir gün bir arkadaşım dedi ki bana;-Eşimi görmeye bile dayanamıyorum artık! Çok itici geliyor, yüzüne bile bakmak istemiyorum..O’na dedim ki; -Bak sana sihirli bir reçete söyleyeceğim, uygula bunu, sonuç alacaksın inşaAllah..-Yok dedi, artık hiçbirşey fayda etmez, bitti bu iş!Israr ettim, razı oldu.. 1 ay sonra geldiğinde gözleri parlıyordu;“Haklıymışsın” dedi..”Kalplerimizi toplayan Rabbime şükürler olsun” :)
Evet bu SİHİRLİ REÇETE yi uygulayalım inşaAllah..Hiç değilse şu ramazan boyunca..Sadece eşler arasında değil, tüm aile bireylerini kapsıyor, herkes için, bu formül..Anne-baba ve diğer aile üyeleriyle muamelede, gençler için de geçerli mesela..
Ne yazık ki; Şu asırda adeta elimizden kayıyor tüm değerlerimiz.. Batının albenili tuzakları bir bir çeliyor can tanelerimizi.. Bir bir avlanıyor taptaze yürekler pusudaki avcılarca:(
“Elimizde bir tek aile kaldı” derken, o da gitti gidiyor malum :( Bir şeyler yapmalıyız acilen..Bu son kale de elden gitmeden bir şeyler yapmalıyız geç kalmadan..İşte efendim, bu reçete bunun için hazırlanmış; Hedef Aile
İlk iş nedir? Aile içi alakaları pekiştirmek. Nasıl olacak bu? Aile içi alakalarımızı mutlaka düzeltecek, ailemizi muhafaza edeceğiz..İşte bunu başarırsak, tek tek aileler dirilirse-kurtarılırsa, ancak gelecekten umutlu olabiliriz!Efendimiz aleyhisselam bir hadislerinde şöyle buyurmustur; "Dünyada manevi cennete girmeyen, ahiret cennetine giremez." Bu hadisten öğreniyoruz ki insan hangi durum veya şartlarda olursa olsun, düşünebiliyorsa hala, mutlaka mutlu olacağı bir şeyler vardır demektir.
Gelin evlerimizi CENNETLERİMİZ yapalım!..
“Ailemle birlikte Allah’a ibadet edeceğim! “Evet hep birlikte, topluca!Ailemizle; Birlikte namaz kılacağız..Birlikte dua edeceğiz.. Birlikte Kur’an okuyacağız.. Rabbimize birlikte şükür edeceğiz Ve her “elhamdülillah” ta, Rabbimizin bize nimetlerini, O’nun tarafından nimetlendirildiğimizi düşüneceğiz.
Evet SİHİRLİ REÇETE :
Ailemle:1-Birlikte Kur’an okuyacağız; çeyrek hizb bile olsa2-Birlikte namaz kılacağız; 2 rekat bile olsa3-Birlikte Rabbimizi zikredeceğiz, 2 dakika bile olsa4-Birlikte dua edeceğiz; Kendi kelimelerimizle-dilimiz döndüğünce 2 kelime bile olsa5-Birlikte bir aileyi iftar ettireceğiz; Ama yemeklerin hazırlanmasına tüm aile katkıda bulunacak ve yemekten sonra sohbet, cay molası namazlar ve tekrar sohbet ve benzeri etkinliklerle zenginleştirebilinir.
Bakın ondan sonra nasıl Rabbimizin rahmeti iniyor tek tek evlerimize..Nasıl olmazları Olduruyor Rabbim..Nasıl CENNET ten bir köşe oluyor evlerimiz..Kalpler nasıl ısınıyor, nasıl diriliyor çöle dönmüş yürekler..
Deneyin!Hiç değilse şu ramazan boyunca..Sonuca siz de inanamayacaksınız!..