1 Ağustos 2008 Cuma

İmtihanlar Diyarında SABIR ve DUA ile Yürümek


















Dünya…
Türlü çilelerle insan neslinin sınandığı en zorlu mekan…
Belki de ona imtihanlar diyarı demeliyiz. Çünkü burada yaşanan musibet ve belalar, muson yağmurları kadar etkili olur. Bazen öyle yağar ki etraf sele döner; hem de her önüne geleni götürecek kadar azgın bir sele…
Dedik ya; burası imtihanlar diyarı. Herkes farklı şekillerde imtihan oluyor. Her ademin farklı çilesi var bu diyarda. Kimi açlık, kimi korku, kimi malı veya canıyla sınanıyor. Rabbimiz bu gerçeği;
"Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz"[1]
diye teyit etmektedir. Hele hele Mü'min iseniz, yani inandığınızı iddia ediyorsanız bu musibetler size öz anneden kardeş gibidirler. Yanınızdan asla ayrılmaz, sizinle uyur sizinle uyanırlar. Çünkü Mü'min olmak, diğer bir ifadeyle cennete talip olmak türlü sıkıntı ve çileyi peşinen kabullenmek anlamına gelir. Çünkü;
Allah müminlerin,canlarını ve mallarını, cennet karşılığında satın almış [2] ve buyurmuştur ki;"İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece 'iman ettik' demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar"[3]
O nedenle Müslüman çile adamıdır. An gelir ezilir an gelir üzülür, fakat asla ümitsizliğe kapılmaz, asla yılgınlık göstermez, mücadelecilik ruhundan asla ödün vermez.Peki musibet ve bela yağmurlarının oluşturduğu o büyük sel baskınından korunmak mümkün değil mi?
Mümkün elbette…
Yanınızda her ihtimale karşı bir adet sabır simidiyle bir parça dua kemendi bulunduruyorsanız telaşlanıp korkmayın, zira yırttınız demektir. Sevgili Peygamberimiz öyle buyuruyor:
Sabır ile dua müminin ne güzel silahıdır.[4]
"Ya Allah!" deyip tutunun sabrın kollarına, ardından fırlatın dua kemendini selamet ikliminin kıyısına, sonra yönelin Cenab-ı Zülcelal'e bütün içtenliğinizle. Bakın nasıl da yeniden doğmuş gibi ferahlayacaksınız. İç dünyanızda nasıl da bayram şarkıları yankılanacak.
Bırakın musibetler başınızdan aşağı doğru yağmaya devam etsin. Bırakın alem, ateş topu olup peşinize takılsın. Hiçbiri sizi eskisi gibi etkileyemez! Ateşin zarar veremediği İbrahim Peygamber kadar güvendesiniz artık. Çünkü Siz Sabûr olan Hak Teâla'ya güvenip sabrettiniz, O'na yönelip yalvardınız.
Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir. [5] O sabredenleri sever. [6]
Eğer yanınızda sabır simidiyle dua kemendi taşıma gibi bir alışkanlığınız yoksa ve Hakk'a olan güveniniz pamuk ipliğine bağlıysa, o zaman akıntının savurduğu yöne doğru sürüklenmeye hazır olun.
Siz sürüklenirken iç dünyanızda anaforlar oluşur; tıpkı okyanuslardaki gibi, büyük ve ölümcül… Boğuluyorum zannedersiniz kendinizi. Ruhunuz daralır, benziniz solar, bakışlarınız sabitleşir. Artık maneviyat ikliminize, şimdilerin bunalım dediği ruh hali çöreklenmiştir. Bitkin dudaklarınızdan son bir gayretle imdat çığlıkları yükselir:
"Kurtarın n'olur!.."
Allâh-u Teâla'dan başka kurtarıcınız var mıdır ki sizi kurtarsın?
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı Müslüman olarak al. [7]
Amin.
[1] Bakara 2/155[2] Tevbe 9/111[3] Ankebût 20/2[4] Künuzü'l-Hakayık, Deylemi[5] Enfal 8/46[6] Al-i İmra 3/146[7] A'raf 7/126

01 Ağustos 2008 Cuma 08:54 tarihinde saadet kıyak yazdı:

















Hiç yorum yok: